Selamın aleyküm canlar. Bildiğiniz üzere ABD Suriye'ye askeri müdahaleye onay verdi. Haliyle bizim Suriye sınırımızda da hareketlenme oldu.
Başbakanımız bu konuda oldukça hassas. Masum insanların öldürülmesi, müslümanların zulüm görmesi ve zalimlerin hak ettiği yeri bulması. Filistin'e yardım için gönderilen Mavi Marmara gemisi uluslararası sularda İsrail tarafından saldırıya uğrayıp 9 vatandaşımız öldürüldüğünde de gerekli tepkiyi vermişti zira. "Kınadı!" Aynı şekilde doğu Türkistan'daki, Filistin'deki ve Myanmar'daki katliamlar için de üstüne düşeni yapmıştı. Tüm bunlar ortadayken Suriye'ye girmemizin altında insani sebeplerden başka bir neden aramak fesatlık olur değil mi ?
İşin en garip yanı Suriye'ye müdahale için mazeret Esad'ın kimyasal silah kullanması. Olaylara tarafsız olarak bakalım. Bildiğiniz üzere yakın zamanda G20 zirvesi yapıldı ve Obama yaptığı açıklamada Putin dışında tüm liderlerin kimyasal silahı Esad güçlerinin kullandığını düşündüklerini açıkladı. Burada sorulması gereken bir çok soru var. Bu adamlar böyle düşünüyorlar diye bu gerçek mi ? Özgür Suriye Ordusu kullanmış olamaz mı ? O kadar cephane yastık altında değildi herhalde. Dış güçlerden destek alındığı açık. Tabi bunlar da kanıt değil. Şimdi kimyasal silahı Esad'ın kullandığını düşünelim. Esad bu silahları nereden aldı ? Kimyasal silahları kim üretiyor ? Tayyip one minute demeyi nereden öğrendi ? Kimyasal silahı kullanan hangi taraf olursa olsun sonuç değişmeyecek. Bu silahların kullanılmasıyla insanlar öldü.
Peki Kaddafi'nin devrilmesi için tüm güçlerini seferber eden BM ve NATO varken neden biz Suriye'ye giriyoruz ? Mademki halkına zulmeden bir diktatör var neden aynı kurumlar Esad'ın devrilmesi için harekete geçmiyor ? Galiba birilerinin işine geliyor şu anki kaos. Orta Doğu'nun yeniden şekillenebilmesi için o bölgedeki ülkelerin parçalanmış veya parçalanmaya hazır hale gelmesi lazım. En kötü ihtimalle tamamen dışa bağımlı olması gerekir ki ne söylerseniz onu yapmak zorunda kalsınlar. Zira dışa bağımlı ülkeler için ambargo en büyük tehlikedir.
Başbakanımız çoğumuzun sorduğu "Peki Esad gidince ne olacak ?" sorusuna da cevabı verdi. "Esad'dan daha kötüsü gelmez." dedi. Peki tarihte örnekleri var mıydı bu durumun ? Var. Hiçte uzakta değil. Irak. Saddam Hüseyin için de aynı durum söz konusuydu. Orada iç savaş yoktu ama Irak halkı demokrasi(!) istiyordu. Tabi ki ABD de demokrasi getirmek. Sonuç olarak ABD Irak'a girdi. Diktatör ve terörist Saddam Hüseyin yakalandı, yargılandı ve idam edildi. Halk özgürlüğe, demokrasiye ve sokakta her an ölüm korkusu olmadan rahat yaşama kavuştu (mu?). Bugün Irak'ta hala bombalar patlıyor. Irak'tan tek bir Irak diye bahsedilmiyor. Kuzey Irak diye bir bölge türedi. Güvenlik güçleri olarak "peşmerge"lerin olduğu. Irak refaha kavuşacağa da benzemiyor. Libya'da Kaddafi devrildikten sonra da bildiğiniz üzere önceden halka pay verilen petrol gelirlerinin %30'u artık Fransa'ya gidiyor. Geri kalan %70'i Libya'ya mı kalıyor yoksa zalim diktatör (!) Kaddafi'nin devrilmesi ve halkın özgürlüğe kavuşmasına destek veren diğerleri arasında mı paylaştırılıyor orasını bilmiyorum.
Görüldüğü üzere Esad devrilse de halk için değişen bir şey olmayacak. Buradaki en doğru yol tarafları ortada buluşturmaktı. Ne Esad ne de ÖSO masum. İki taraf da masum insanları öldürdü. Ama başbakanımız en başından beri ÖSO'nun tarafındaydı. Hatta bu örgüt toplantılarını İstanbul'da yapıyor. Mühimmat desteğini dışarıdan alan "Özgür" bir Suriye Ordusu. Bu savaşta taraf tuttuğumuz an kaybettik demektir.
Kimyasal silah kullanılmasına bu kadar tepki gösteren liderler İsrail Filistin halkına fosfor bombası atarken neredeydiler ? Bu kimyasal silah sadece İsrail ve onun gibi ülkelerin kullanacağı bir şey mi ? Veya Filistindekiler insan değil miydi ? Masum değil miydi ? İsrail bu silahı kullandığında yasak değil miydi ?
Kafamda deli sorular.
-Serdar ORTAÇ
Şu kritik zamanda her şeyi düşünmemiz lazım. Suriye'ye girersek, insanları öldürecek ve öleceğiz. Esad'ın inmesi kalkması hiç bir şeyi değiştirmeyecek.
Başbakanımız bu konuda oldukça hassas. Masum insanların öldürülmesi, müslümanların zulüm görmesi ve zalimlerin hak ettiği yeri bulması. Filistin'e yardım için gönderilen Mavi Marmara gemisi uluslararası sularda İsrail tarafından saldırıya uğrayıp 9 vatandaşımız öldürüldüğünde de gerekli tepkiyi vermişti zira. "Kınadı!" Aynı şekilde doğu Türkistan'daki, Filistin'deki ve Myanmar'daki katliamlar için de üstüne düşeni yapmıştı. Tüm bunlar ortadayken Suriye'ye girmemizin altında insani sebeplerden başka bir neden aramak fesatlık olur değil mi ?
İşin en garip yanı Suriye'ye müdahale için mazeret Esad'ın kimyasal silah kullanması. Olaylara tarafsız olarak bakalım. Bildiğiniz üzere yakın zamanda G20 zirvesi yapıldı ve Obama yaptığı açıklamada Putin dışında tüm liderlerin kimyasal silahı Esad güçlerinin kullandığını düşündüklerini açıkladı. Burada sorulması gereken bir çok soru var. Bu adamlar böyle düşünüyorlar diye bu gerçek mi ? Özgür Suriye Ordusu kullanmış olamaz mı ? O kadar cephane yastık altında değildi herhalde. Dış güçlerden destek alındığı açık. Tabi bunlar da kanıt değil. Şimdi kimyasal silahı Esad'ın kullandığını düşünelim. Esad bu silahları nereden aldı ? Kimyasal silahları kim üretiyor ? Tayyip one minute demeyi nereden öğrendi ? Kimyasal silahı kullanan hangi taraf olursa olsun sonuç değişmeyecek. Bu silahların kullanılmasıyla insanlar öldü.
Peki Kaddafi'nin devrilmesi için tüm güçlerini seferber eden BM ve NATO varken neden biz Suriye'ye giriyoruz ? Mademki halkına zulmeden bir diktatör var neden aynı kurumlar Esad'ın devrilmesi için harekete geçmiyor ? Galiba birilerinin işine geliyor şu anki kaos. Orta Doğu'nun yeniden şekillenebilmesi için o bölgedeki ülkelerin parçalanmış veya parçalanmaya hazır hale gelmesi lazım. En kötü ihtimalle tamamen dışa bağımlı olması gerekir ki ne söylerseniz onu yapmak zorunda kalsınlar. Zira dışa bağımlı ülkeler için ambargo en büyük tehlikedir.
Başbakanımız çoğumuzun sorduğu "Peki Esad gidince ne olacak ?" sorusuna da cevabı verdi. "Esad'dan daha kötüsü gelmez." dedi. Peki tarihte örnekleri var mıydı bu durumun ? Var. Hiçte uzakta değil. Irak. Saddam Hüseyin için de aynı durum söz konusuydu. Orada iç savaş yoktu ama Irak halkı demokrasi(!) istiyordu. Tabi ki ABD de demokrasi getirmek. Sonuç olarak ABD Irak'a girdi. Diktatör ve terörist Saddam Hüseyin yakalandı, yargılandı ve idam edildi. Halk özgürlüğe, demokrasiye ve sokakta her an ölüm korkusu olmadan rahat yaşama kavuştu (mu?). Bugün Irak'ta hala bombalar patlıyor. Irak'tan tek bir Irak diye bahsedilmiyor. Kuzey Irak diye bir bölge türedi. Güvenlik güçleri olarak "peşmerge"lerin olduğu. Irak refaha kavuşacağa da benzemiyor. Libya'da Kaddafi devrildikten sonra da bildiğiniz üzere önceden halka pay verilen petrol gelirlerinin %30'u artık Fransa'ya gidiyor. Geri kalan %70'i Libya'ya mı kalıyor yoksa zalim diktatör (!) Kaddafi'nin devrilmesi ve halkın özgürlüğe kavuşmasına destek veren diğerleri arasında mı paylaştırılıyor orasını bilmiyorum.
Görüldüğü üzere Esad devrilse de halk için değişen bir şey olmayacak. Buradaki en doğru yol tarafları ortada buluşturmaktı. Ne Esad ne de ÖSO masum. İki taraf da masum insanları öldürdü. Ama başbakanımız en başından beri ÖSO'nun tarafındaydı. Hatta bu örgüt toplantılarını İstanbul'da yapıyor. Mühimmat desteğini dışarıdan alan "Özgür" bir Suriye Ordusu. Bu savaşta taraf tuttuğumuz an kaybettik demektir.
Kimyasal silah kullanılmasına bu kadar tepki gösteren liderler İsrail Filistin halkına fosfor bombası atarken neredeydiler ? Bu kimyasal silah sadece İsrail ve onun gibi ülkelerin kullanacağı bir şey mi ? Veya Filistindekiler insan değil miydi ? Masum değil miydi ? İsrail bu silahı kullandığında yasak değil miydi ?
Kafamda deli sorular.
-Serdar ORTAÇ
Şu kritik zamanda her şeyi düşünmemiz lazım. Suriye'ye girersek, insanları öldürecek ve öleceğiz. Esad'ın inmesi kalkması hiç bir şeyi değiştirmeyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder